Yarattığımız kurumlar, bize makinenin parçalarıymışız gibi davranır. Pozisyonlara, rütbelere, derecelere, sınıflara ayırır ve bize roller biçer. Bu roller içinde, süreğen bir baskı altında yaşarız. Bu baskının, en temelinde duygularımızın bastırılması olduğunu söylemek yanlış olmaz. Teknolojik "ilerleme" ve "uygarlık" adını verdiğimiz kültürümüz için ruhumuzu; bir diğer deyişle duygularımızı takas etmiş gibiyiz. Ne de olsa duygularımız, pek de verimli değillerdir.
Duygularımıza yaşama izni vermek, çarpık insanlığımızı iyileştirmek için neye ihtiyacımız var? İnsanlığımızın şifa bulabilmesi için sanat, en güçlü yollardan biri olsa gerek. x-ist, sadece sanatseverleri değil sanatı anlamadığını düşünenleri de Contemporary İstanbul 2010 fuarındaki standı b401'e davet ediyor. Serkan Adın, Ansen, Banu Birecikligil, Canan, Cem Dinlenmiş, Sinem Dişli, Ali Elmacı, Seda Hepsev, Burhan Kum, Nuri Kuzucan, Ekin Saçlıoğlu, Sena, Alp Sime, Ali Taptık, Lale Tara, Erkut Terliksiz, Gözde Türkkan, Nazım Ünal Yılmaz ve Nalan Yırtmaç yapıtlarıyla sizi karşılıyor olacak. x-ist, sanattan bütünüyle keyif alabilmek için önceden edindiğiniz fikirler ve tüm ön kabullerinizi bir süreliğine de olsa bırakıp, sanatçıların sözlerine kulak vermenizi öneriyor.
Türkiye'nin en büyük çağdaş sanat etkinliği olan Contemporary İstanbul, 5. yılında yine İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları'nda sanatseverleri ağırlıyor. 25 - 28 Kasım 2010 tarihleri arasında gerçekleşecek fuar, Türkiye'de çağdaş sanatı geniş kitlelere yaymak hedefiyle, bu sene 14 ülkeden 80 galeri, 420 sanatçı ve 2 bine yakın eseri bir araya getiriyor.