“Kendi Ağırlığında” liderliği altında şekillenen bu sergi, mermerin hem kırılganlığı hem de sert yapısı arasında oluşan gerilim üzerinden farklı bir anlatım dili oluşurken aynı zamanda bu gerilimin biçimsel olarak nasıl ifade edilebileceğine odaklanıyor.
Sanatçı, son dönemde mermerin alışılagelmiş “ağır” ve “dayanıklı” algısını kırarak, taşı hassas ve kırılgan formlara dönüştürmüştür. Bu dönüşümle sıradan yaşamda gölgede kalan parlaklıklar yeniden görünmeyi amaçlar.
Heykellerdeki kırılganlık ile direnç arasında kurulan denge, taşın sessizliğiyle birleşerek özgün bir ifade alanı yaratır. Mermerin kalıplandığı her iz, hem malzeme miktarını hem de insanın duygusal bir katmanını yansıtır. Böylece taşınan somut yapı ile duygunun görünürlüğü arasında doğal bir köprü kurulur.
Sade, sessiz ve ölçülü bir şekilde biçimlenen bu formlar, izleyiciyi mermerin sınırları içinde saklı duyguyu hissetmeye davet eder. Onun heykeli, 'kendininkinin' bir anlamı taşır; Hem fiziksel bir form hem de duygunun donmuş bir izi olarak izleyiciyle buluşur.