2002'de başladığım dijital çalışmalarım günümüzün çağdaş sanatı içerisinde farklı yöntemlerin teini sorgulayan, plastik sanatlara ilişkin deneysel yöntemler dahilinde yeni bir aşının tutmasını sağlamaya yönelik bir oluşumun ürünleridir. Bu yöntem, çağdaş Türk sanatı içerisinde - ne yazık ki- yanlış ve eksik kullanılmışlıktan dolayı, geçen tüm bu süreç içerisinde kendi iktidarını dar tutarak karşında farklı ve çok sesli yapıların da var olabileceğini göz ardı eden katı görüşlerin hedefi olmaktan öteye gidememiş, doğal olarak da bu görüşler tarafından ötelenmeye maruz bırakılmıştır. Bunun sonucunda da uygulanmakta olan diğer dijital ve deneysel üretimlerin fark edilmesinin önüne set çekilmesine olanak tanınmıştır. Bu hareketten yola çıkılarak bakıldığında, bu alandaki çalışmaların ve deneysel yöntemlerin, mevcut üretimlerin yanında bir davranış biçimi olarak benimsenmeleri ve çok sesliliklerin göz ardı edilmemeleri gerekir. Aksi takdirde, karşıt tavırlar oluşturularak yaratılmaya çalışan yapay çatışmalar sonucunda, gelişen teknolojinin tüm sanatsal alanlarda getirdiği yeni ve güçlü olanaklardan yararlanılamayacak ve son tahlilde söz konusu platforma hiçbir şekilde açıklık ve netlik kazandırılamayacaktır. Pentür ve üç boyutlu çalışmalarımın yanısıra, son zamanlarda yoğunlaştığım dijital çalışmalarım, aslında, dayatılmak istenen bu ittifaka kişisel yanıtımdır. Şöyle ki: Sinema, heykel, resim, fotoğraf ve dijital baskı gibi aynı düşünceyi söyleyebilen çok dilli, armonik bir yapı içerisine bunların tümünü dahil etme, yani özgünlüğünü özgür bırakarak var etme çabamın bir sonucu...
Bilgisayar teknolojilerinin sadece algısal gerçekliğin üstünde yer alan bir alana hakim oldukları gibi sapkın bir var. Yani söz konusu teknolojilerin, bu hakimiyetin plastik sanatlardaki karşılığı olan "BİLEK EMEĞİNİN" yerini alması insan üretimine göz koyması bence sadece ütopik bir yaklaşım.Bu görüşün yaygınlığına bir karşı-tez olarak ise ben, dijital aletler üzerinde uyguladığım modifikasyonların sonuçlarını kullanıyorum. Bu tutumumla da, bu alan içerisinde daha dar bir yerde kalarak "BİREYSEL ÇÖZÜMLEMELERİN ÖNEMİNİ" ve bu doğrultuda "YARATICI ÖZGÜN FİKİRLERİN GELİŞİMİNİ" desteklemiş oluyorum. Önemsediğim görüşlerin ve gerçekleştirdiğim çalışmaların sonucunda, uygulamasının doğru olduğunu düşündüğüm en önemli ilke ise basılmış bir işin tekrarının hiçbir surette -ne katları ne de as katları olarak- basılmayarak baskı tekniklerinin çoğaltılabilme özelliğinin kırılması gerekliliği ve böylece pentür oluşumundaki "TEKİL ÜRETİM" olma durumunun gerçekleşmesi esasını içeririr. Bunun, dijital baskı sanatlarının sergilenebilmesi, izlenebilmesi ve kalıcı değer taşıması açısından gerekli bir tavır olduğuna inanıyorum. Sonuç olarak da benim bu girişimim, dijital tekniklerin plastik sanatlar içerisindeki yerinin ve kullanım şeklinin geleceğe dair farklı ve etkin eleştiri mekanizmalarını devreye sokma, dijital üretimler için sergileme platformlarının oluşturulmasının önemini kavratma ve akıl ile buluşun "ÇAĞDAŞ SANAT" içerisinde hür bir şekilde var olmasının önünü açarak etkin bir rol oynamasını sağlama "DİRENİŞİMDİR".
Ansen Atilla